Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), Otomotiv Teknoloji Platformu (OTEP) ve Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) tarafından, Otomotiv Mühendisleri Topluluğu (Society of Automotive Engineers, SAE) iş birliği ile 7-8 Kasım tarihlerinde Bilişim Vadisi’nde düzenlenen 9. Uluslararası Otomotiv Mühendisliği Konferansı’na (IAEC 2024), akıllı hareketlilik damgasını vurdu.
Panelin moderatörlüğünü, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Haberleşme Genel Müdür Yardımcısı ve AUS Türkiye Başkanı Esma Dilek üstlenirken Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Güvenliği Dairesi Başkanı Aziz Bülent Öncel, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu Otonom ve Bağlı Araçlar Çalışma Grubu Sekreteri François E. Guichard, ISSD Yönetim Kurulu Başkanı ve AUS Türkiye Başkan Yardımcısı Çağrı Yüzbaşıoğlu ve Ford Otosan Büyüme ve Akıllı Hareketlilik Direktörü Erhan Köseoğlu, panelist olarak yer aldı.
Dilek konuşmasında, akıllı bir ulaşım ve hareketlilik ağını ifade eden akıllı mobilite kavramının, günlük yaşam ve iş dünyasında ulaşım altyapısının yeniden tasarlanmasını gerektirdiğini belirterek “Akıllı hareketlilik, sadece geleneksel motorlu taşıtları değil, talebe dayalı yolculuk ve araç paylaşım hizmetleri gibi yeni ulaşım modlarını da içeren bir ekosistemdir. Akıllı mobilite, ulaşımın geleceğini yeniden tasarlıyor.” dedi. Akıllı mobilitenin yalnızca geleneksel motorlu taşıtların, elektrikli araçların ve toplu taşıma sistemlerinin kullanımını değil, aynı zamanda talebe bağlı yolculuk paylaşım hizmetleri ve araç paylaşım programları gibi tamamen yeni ulaşım modlarını da içerdiğini vurgulayan Dilek, akıllı mobilite ekosisteminin; bağlantılı, kooperatif ve otonom hareketlilik, elektrikli araçlar, bisiklet ve e-skuter paylaşım sistemleri, otonom araçlar, sürücüsüz raylı sistemler dahil olmak üzere çok çeşitli alternatif ulaşım türlerini ve hareketlilik trendlerini barındırdığına dikkat çekti. Akıllı mobilitenin; hemen hemen her sektördeki işletmelerin çoğunluğu için birçok fayda sağlamayı vaat ettiğini, verimliliğin ise bunlardan en ölçülebilir olanı olduğunu söyledi. Akıllı mobilite hizmetleri ile verimliliğin artırılmasının sadece ekonomi üzerinde olumlu bir etki oluşturmakla kalmayacağını; sera gazı emisyonlarında ve bunun sonucunda ortaya çıkan hava kirliliğindeki azalmanın çevresel etkisinin, kentsel nüfusun yaşam kalitesini de olumlu yönde artıracağını ifade etti. Akıllı mobilite çözümlerinin toplu taşıma sistemleri ve trafik verileri de dahil olmak üzere kentsel altyapı ile entegre edilmesinin, yol güvenliğini önemli ölçüde artıracağına; iş hayatını sürdürmede verimli kentsel hareketliliğe bağımlı olan ekonomilerin gelişmesini sağlayabileceğine değindi.
Dilek, akıllı mobilite çözümleri arasında değerlendirilebilecek araçtan her şeye haberleşme teknolojilerine de vurgu yaptı. Ultrasonik sensörler, radar ve kamera teknolojilerinin kullanımını da içeren araçtan herşeye haberleşme teknolojilerinin; ulaşım ağlarındaki sürücülere ve yolculara gerçek zamanlı olarak bilgiler ileterek sürücüler görsel olarak farkına varmadan önce, tehlikeli davranışları önlemeye yardımcı olduğunu belirtti. Akıllı hareketlilik teknolojileri sayesinde, kalkış ve duruşlarda yakıt tüketiminin azaltılarak araçların yakıt ekonomisi iyileştirilebildiğini, bu teknolojiler daha da geliştikçe, sürücüsüz araçların ve bizim adımıza tehlikeyi öngörebilen ve azaltabilen akıllı şehirlere yönelik trendlerin; daha fazla yaşamımızın parçası haline geleceğini söyledi.
Öncel, Türkiye’nin ilk Kooperatif Akıllı Ulaşım Sistemleri (K-AUS) projesini masaya yatırdı. Bu projeyle birlikte Türkiye’deki trafik güvenliğini artırmayı hedeflediklerini belirten Öncel, “K-AUS projeleri sayesinde şehirlerimizde daha güvenli, çevreci ve verimli ulaşım sistemleri oluşturabileceğiz” şeklinde konuştu. Öncel, bu projelerin altyapı ve yazılım gelişmelerine önemli katkılar sunacağını ifade etti.
Guichard, akıllı hareketliliğin başarısında bağlantı teknolojilerinin önemini vurguladı. Guichard, özellikle 5G altyapısının otonom araçları yaygınlaştırmak için önemli olduğunu, ancak güvenlik gereksinimlerinin öncelikli olarak ele alınması gerektiğini vurguladı. “5G, otonom araçların güvenliğini sağlamak için yeterince gelişmiş değil; siber güvenlik önlemleri bu konuda kritik bir role sahip” dedi.
Yüzbaşıoğlu, bağlantılı hareketlilik üzerine yaptığı konuşmasında, akıllı ulaşım çözümlerinin güvenlik, ekonomi ve çevre açısından sağladığı faydalara dikkat çekti. Yüzbaşıoğlu, bağlantılı hareketliliğin, araçtan her şeye (V2X) haberleşme teknolojileri sayesinde sürücü ve yolcuların tehlikeli durumları önceden algılayarak daha güvenli bir ulaşım deneyimi yaşamasını sağladığını belirtti. Ayrıca, akıllı hareketlilik uygulamalarının verimliliği artırarak ekonomiye katkı sunduğunu ve çevresel etkileri azalttığını ifade etti.
Köseoğlu, konuşmasında otonom araçların sektörde yıkıcı bir etkiye sahip olacağını belirtti. Ford Otosan’ın otonom kamyon projelerine dikkat çeken Köseoğlu, şirketin bu alanda önemli adımlar attığını ve otonom sürüş teknolojilerinin gelecekte hareketlilik alanını köklü bir şekilde değiştireceğini ifade etti. Dijital dönüşüm ve müşteri odaklı yeni iş modelleri üzerinde çalıştıklarını kaydeden Köseoğlu, akıllı hareketliliğin şehirlerde daha verimli bir trafik yönetimi sağlayacağını belirtti.